Kalıcı Barış İçin Diplomasi Trafiği Hız Kazanıyor
ABD Başkanı Donald Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un açıklamaları, küresel diplomasi gündeminde geniş yankı uyandırdı. Fox News’e verdiği röportajda Witkoff, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile gerçekleştirdiği beş saatlik görüşmenin ayrıntılarını kamuoyu ile paylaştı. Görüşmenin zorlu geçtiğini belirten Witkoff, Putin’in artık "kalıcı bir barış" istediğini vurguladı.
Putin’den Kalıcı Barış Mesajı
Witkoff’un aktardığına göre, Rus liderin temel talebi savaşın sona erdirilmesi ve kalıcı barışın sağlanması oldu. Bu hedefin bir parçası olarak Rusya’nın, Ukrayna’nın NATO üyeliğinden vazgeçmesini ve ilhak edilen bölgelerde kalıcı bir ateşkes sağlanmasını istediği belirtildi. Aynı zamanda ABD ile Rusya arasındaki ticaretin artırılması da Putin’in öncelikleri arasında yer aldı. Bu taleplerin karşılanması durumunda, tarafların barışa daha yakın olabileceği mesajı verildi.
Ukrayna’nın Durumu ve Beklentiler
Rusya’nın ilhak ettiği beş bölge — Kırım, Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya — barış görüşmelerinin en kritik başlıkları arasında yer alıyor. Rusya bu bölgelerin artık ülke topraklarının ayrılmaz bir parçası olduğunu savunurken, Ukrayna ve Batılı müttefikleri bu ilhakları asla tanımayacaklarını açıklamıştı. Bu çıkmaz, diplomasi masasında çözüme ulaşılması için tarafların nasıl bir esneklik göstereceğini merak konusu haline getirdi.
İran ile ABD Arasında Nükleer Müzakereler
Witkoff’un açıklamalarında bir diğer önemli başlık ise İran ile yürütülen dolaylı görüşmeler oldu. ABD'nin Umman’da İran temsilcileriyle sürdürdüğü müzakerelerde, bu kez nükleer programın tamamen sona erdirilmesinden ziyade, uranyum zenginleştirme seviyesinin yüzde 3,67 ile sınırlandırılmasının konuşulduğu bildirildi. Bu, daha önceki “sıfır nükleer” politikasından önemli bir sapma olarak değerlendiriliyor.
Alternatif Senaryolar Masada
Witkoff, İran’ın bu sınırlandırmayı kabul etmemesi durumunda, diplomatik yollar dışındaki seçeneklerin de değerlendirileceğini ifade etti. Ancak bu seçeneklerin "hiç kimse için iyi olmayacağı" uyarısında bulundu. Trump’ın daha önce İran’ı nükleer silah geliştirme konusunda anlaşma yapılmazsa "görülmemiş biçimde bombalamakla" tehdit ettiğini anımsatan Witkoff’un sözleri, diplomasiye tanınan sürenin sınırlı olduğunu ortaya koydu.
Trump’ın Mektubu ve Umman Süreci
ABD Başkanı Trump, geçtiğimiz ay İran lideri Ayetullah Ali Hamaney’e doğrudan bir mektup göndererek nükleer müzakere çağrısında bulunmuştu. İran bu çağrıya doğrudan değil, dolaylı görüşmelerle cevap vermeyi tercih etti. 12 Nisan’da başlayan görüşmelerin ikinci turunun 19 Nisan’da yapılması planlanıyor. Her iki taraf da diplomatik çözüm arayışına devam ettiğini ifade ederken, anlaşmazlıkların sürmesi durumunda krizin daha da derinleşmesi ihtimali masada kalmaya devam ediyor.
Sonuç: Barış İstekleri ve Gerilim Dolu Gerçeklik
Witkoff’un aktardıkları, hem Rusya hem de İran ile yürütülen diplomatik süreçlerin yeni bir evreye girdiğini gösteriyor. Putin’in barış istemesi ve İran’la müzakerelerin devam etmesi, küresel gerilimlerin azalabileceğine dair umutları artırsa da, sahadaki gerçeklik hala oldukça kırılgan. Diplomasiyle çözülemeyecek sorunlar, daha büyük krizlerin kapısını aralayabilir.