Merhaba Dostlar,
Liseli yıllarım, daha henüz siyasetin 'S'ini bile bilmiyorum...
Ama ağabeyim o yıllarda üniversitede ve her konuda olduğu gibi bu konuda da oldukça bilge...
Ben soruyorum o cevap veriyor. Komünizm nedir, sosyalizm nedir, demokrasi nedir, liberalizm nedir. O'da bana tek tek anlatıyor.
O tarihlerde büyük savaş bitmekle birlikte soğuk savaş bütün hızıyla devam ediyor. Ağabeyim bana Komünizmin teori olarak sanayi devriminden sonra Almanya'da çıktığını ama Rusya'da hayat bulduğunu isim ve tarihleriyle anlatıyor.
Rusya'nın kapalı ekonomiye sahip olduğunu, Ukrayna'dan çıkan kömürün Romanya'da bol bulunan petrolle birlikte Rusya ve Çekoslovakya'da işlenip sanayi mamulü haline getirilip, yine kapalı ekonomi sayesinde bunları kendine bağlı ülkelerde pazarlandığı için bir pazar ihtiyacı olmadığını söylerdi.
Buna mukabil Amerika'nın açık pazar ekonomisine bağlı olduğu için daima ürettiği malları satmak için dış pazarlara ihtiyacı olduğunu bunu bulamadığı takdirde batacağını anlatırdı. Daha çok Avrupa'da bulunan sosyalist ülkelerde ise devlet planlama teşkilatının ülkelerinde neye ihtiyacı olduğunu belirlediğini… Buna göre de devletin yatırımları o plana göre teşvik ettiğini veya kısıtlama getirdiğini söyledi.
İlerleyen yıllarda bu bir paradoksa dönüştü. Rusya'da bu kapalı ekonomi sistemi çerçevesinde sadece Kosigin'e yetki verildiği için nerdeyse elli sene Moskoviç model binek otomobili rakibi olmadığı için zamanın gerisinde kalıp asrın icaplarına cevap vermez şekle dönüştü. Burada örnek olarak sadece binek otomobilini gösterdim, bunun gibi pek çok ürün zamanın gerisinde kaldı.
Rusya'da çok ihtiyaç olduğu halde kot pantolon, ipek çorap, hatta o zamanlarda tokyo dediğimiz sandaletler bile el altından ülkeye sokulup satılır oldu. Buna mukabil Amerika ve Avrupa'da açık pazar ve serbest pazar ekonomisi olduğu için bu ülkeler sanayi ürünlerini rekabet dahilinde hem uygun fiyata hem de çağın icaplarına uygun olarak üretip yenidünya ülkelerine pazarlayarak ülkelerindeki refah düzeyini yükselttiler. Yalnız şu var ki liberal sistemlerde zengin daha zengin, fakir daha fakir olmaktan kurtulamaz, sosyal adalet ancak sosyal demokratik rejimlerde olur.
Nihayet Gorbaçov döneminde bu büyük yanlışı fark eden Rusya Glasnost ve Perestroyka ile gevşeme ve yumuşama siyaseti geliştirmeye başladılar. İnanç hürriyeti getirdiler, serbest mülk edinme ve sermaye birikimine izin verdiler. Amerika ile anlaşma sonrası nükleer silahlara denetim ve kısıtlama getirerek özellikle uzay yarışını yavaşlatıp bütçelerini daha dengeli hale getirip silahlanmaya ve askeri bütçeye ayrılan payı da azaltarak sosyal yaşantıyı daha düzenli hale getirdiler.
Cumhuriyet ilk dönemimde bizde görülen taşkınlıklar gibi Moskova'nın meşhur caddesi olan Arbat'ta da bu tip taşkınlıklar, acayip kılıklar, özellikle de gençlerin değişik çılgınlıkları oldu.
Amerika'nın özellikle silah sanayiinin dış satımında çok kullandığı rüşvet dağıtma sistemi, Rusya'da ise bu iş eskiden beri süregelen Çeçen mafyalarının eline geçti. Yeni dünya düzeninde pek kan uyuşmazlığı olsa da Avrupa blok olma çabası içinde AB ( Avrupa Birliği) kurup üçüncü ayak olmak istediyse de, değişen konjonktür şartlarında İngiltere gruptan koparak sacayağının üçüncü ayağı kırıldı, hala da toparlanamadı. AB Almanya'ya kaldı. Bu konuda Hitlerin silahla yapamadığını Merkel'in Euro yapma çabası da akim kaldı.
Bütün bu hengame içinde bir de uzak doğuda Şangay Beşlisi Rusya ve Çin başta olmak üzere neredeyse dünyada ikinci büyük ekonomik güç olma yolunda. Bunlara Hindistan, Pakistan belki de ilerde Azerbaycan ve Türkiye dahil birkaç uzak doğu ülkesi de katılarak çok büyük bir güç olacaktır.
Şu anda dünyanın en büyük sıkıntısı sert liderler. Başta Trump olmak üzere, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un gibi liderler.. Bilmem bizimkinin esamisi okunur mu bunların arasında ama bizimkini de tanımayan kalmadı dünyada 'Van Münits' le...
Sağlıkla kalın, Hoşça kalın...
Ömer Suat MENALİ
Y. Mimar