Rozasea hastalığının sıklığının ve şiddetinin artışında güneşin zararlı etkilerinin, çevresel kirliliğin, stresin ve soğuk havaların önemli olduğunu savunan uzmanlar, cildimizin her türlü olumsuz etkiyi tabiri yerindeyse sünger gibi çektiğini ve bazı sorunlar doğurduğunu kaydediyor. Yüzde kızarıklık, yanma, batma hissi, damarlarda belirginleşme, sivilce benzeri oluşumlar şeklinde kendini rozasea hastalığının, yaygın olarak gül hastalığı olarak tanımlandığını belirten uzmanlar, bu cilt probleminin asıl nedeninin damarsal aşırı reaksiyon olduğu düşünüldüğü altını çiziyor. Mide hastalıkları, tansiyon, maytlar ve ciltte bulunan parazit enfeksiyonun da hastalığın nedenleri arasında olduğunu kaydeden uzmanlar, bu sorunla karşı karşıya kalan kişilerin ömür boyu kendilerine dikkat etmeleri gerektiğini savunuyor. Çünkü yüzdeki bu kızarıklıklar ne yazık ki tamamen geçmediğini açıklayan uzmanlar, yüzdeki küçük, kırmızı bazıları da iltihaplı kabarcıklar başlangıç aşamasında kendiliğinden geçse de tekrar edebiliyor. Ancak herhangi bir gerileme yaşamayan hatta kılcal damar genişlemeleri ortaya çıkan kişilerin mutlaka bir doktora başvurulması gerekiyor. 30-60 yaş arasında ve ağırlıklı olarak kadınlarda görülen rozasea, dünyada ortalama yüz kişiden üçünün şikayet ettiği bir sorun. Üstelik bu oran bazı coğrafi bölgelerde yüzde 20'ye kadar yükselebiliyor. Dr. Hülya Sağlam'ın verdiği bilgiye göre hastalık açık tenli kişiler, ailesel geçiş gösterenlere, çiftçi, inşaat işçisi gibi sıcakta ve soğukta ya da güneş altında çalışanlarda daha fazla ortaya çıkıyor. Bununla birlikte fazla miktarda acı, baharatlı yiyecekler, çikolata ve aşırı sıcak çay, kahve tüketimi de tetikleyici faktörler arasında yer alıyor. Sedef hastalığı, seboreik egzama, alerjik dermatitler, kortizonlu krem kullanımı, güneş yanığı da kırmızı yüze neden olabiliyor.