2025 Asgari Ücret Zammı Tartışmaları: Ekonomistler ve IMF’nin Önerileri Çalışanları İkiye Böldü

Türkiye’de 2025 yılı asgari ücret zammı görüşmeleri yaklaşırken, zam oranına ilişkin tartışmalar alevlendi. Yüksek enflasyon ve artan hayat pahalılığı asgari ücretle geçinen kesimi derinden etkilerken, IMF'nin yüzde 25'lik zam önerisi tartışmaların odak noktasına yerleşti. Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın ABD’de yaptığı sunumda da, bu oranın önerilmesi dikkati çekti. Ancak birçok ekonomist, IMF ve TCMB'nin önerisinin çalışanların gerçek alım gücü sorunlarını yansıtmadığını savunuyor. Tartışmalar, 2025 asgari ücret görüşmeleri öncesinde kamuoyunun ilgisini toplarken, toplumda beklentiler yüksek.

IMF'nin Zam Önerisi ve Tartışmalar
IMF'nin Türkiye raporunda asgari ücrete yüzde 25 oranında zam yapılması önerildi. IMF, yüksek zam oranlarının enflasyonu tetikleyebileceğini belirterek, daha düşük bir artışın ekonomiyi dengeleyeceğini savundu. Aynı doğrultuda, TCMB Başkanı Karahan da ABD’de yaptığı sunumda benzer bir orana dikkat çekti. Bu öneriler, bazı ekonomistler tarafından “çalışanların enflasyon karşısındaki kaybını hafifletmeyecek kadar düşük” olarak değerlendiriliyor.

IMF'nin önerisi, asgari ücretle geçinen milyonlarca çalışanın yaşam standartlarını daha da zorlaştıracağı gerekçesiyle eleştiriliyor. Prof. Dr. Öner Günçavdı, IMF’nin düşük zam önerisine karşı çıkarak, Türkiye’deki yanlış ekonomi politikalarının yükünün asgari ücretlilere yansıtılmaması gerektiğini belirtti. “Bu oran, gerçek enflasyon oranını karşılamıyor ve halkın alım gücünü koruma konusunda yetersiz kalıyor” diyerek, IMF’nin önerisini yetersiz buldu.

Işıklar Holding’te Yeni Dönem Başladı Işıklar Holding’te Yeni Dönem Başladı

Ekonomistlerin Zam Beklentisi: Yüzde 33-35 Bandı
Türkiye’deki bazı ekonomistler, IMF’nin önerisinin aksine, 2025 yılı için asgari ücret artışının en az yüzde 33-35 bandında olması gerektiğini savunuyor. Ekonomist Prof. Dr. Murat Batı, mevcut ekonomik koşullar göz önüne alındığında, yüzde 25’lik bir zammın yetersiz kalacağını belirtti ve “Alım gücü sürekli eriyor. Bu zammın yüzde 33-35 aralığında yapılması, çalışanların enflasyon karşısındaki kaybını bir nebze de olsa hafifletecektir” dedi.

Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden Prof. Dr. Mehmet Şişman da, asgari ücretlilerin temel harcamalarındaki artış oranının TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranından çok daha yüksek olduğunu vurguladı. Şişman, “Asgari ücret artışı halkın yaşam koşullarıyla uyumlu olmalı. Mevcut artış önerisi, çalışan kesimi tatmin etmeyecek seviyede” diyerek IMF ve TCMB önerilerinin halkın gerçek yaşam standartlarına uygun olmadığını savundu.

Enflasyon Mücadelesi ve Asgari Ücret Zammı İlişkisi
TEPAV Makroekonomi Çalışmaları Program Direktörü Dr. Ali Çufadar, yüksek oranlı asgari ücret artışlarının enflasyonla mücadeleyi zorlaştırabileceğini belirtti. “Asgari ücrette yüzde 25'in üzerinde bir artış, genel fiyat düzeyini etkileyerek enflasyonun düşürülmesini zorlaştırır” dedi. Çufadar, enflasyonla mücadelenin yalnızca asgari ücret zammıyla yapılamayacağını ve daha geniş ekonomi politikalarının uygulanması gerektiğini vurguladı. Ancak diğer taraftan, Kocaeli Üniversitesi’nden Prof. Dr. Aziz Çelik, Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadele için asgari ücretliler üzerinde baskı kurmaması gerektiğini ifade etti.

Prof. Dr. Çelik, asgari ücrette yapılacak düşük oranlı bir artışın, toplumun geniş kesimlerinde yoksullaşmaya yol açabileceği konusunda uyarıda bulunarak, “Asgari ücret artışını sınırlayarak enflasyonu kontrol etmek yerine, fiyatları artıran diğer faktörlerin üzerine gidilmelidir” dedi. Çelik, merkez bankasının müdahalesinin sınırlı olması gerektiğini savunarak, “Enflasyonla mücadelenin faturası sadece asgari ücretlilere kesilmemeli” dedi.

Vatandaşların Yüksek Zam Beklentisi
Türkiye’de yüksek enflasyonun halkın günlük yaşantısına olan etkisi göz önüne alındığında, asgari ücretle geçinen vatandaşların zam beklentisi oldukça yüksek. Özellikle 2024 yılında ara zam yapılmayan asgari ücretliler, bu sene güçlü bir artış bekliyor. Gıda, enerji ve kira giderlerindeki sürekli artış, düşük gelirli kesim için hayatı zorlaştırırken, ekonomik daralmanın bedelinin çalışan kesime yansıtılmasına tepkiler artıyor.