Her seçimin günah keçisidir YSK.

Hakimlerden oluşan bir kuruldur YSK.

Her seçim sonrası büyük iftiralar yapılır, YSK ya reddeder ya da seçimi yeniler.

Son seçim 31 martta da yine gündemini korudu YSK

Ama bu sefer daha farklı yerlere gitti

Kimisi Kızılay'da yüzüne tükürülme ile tehdit etti

Kimisi YSK'nın vereceği kararı ekonomiye bağladı.

İstanbul'da ise tam bir ne yapıyoruz mantığı oluştu.

CHP'ye göre YSK İstanbul için red verirse adil bir karar,

Eğer yenilenirse yargı Yok bu ülkede ifadeleri.

Yani kendi lehinde çıkacak her sonuç, yargının adil olduğunu gösterecek.

Cumhuriyet gazetesinin attığı başlık ise bu dönemde manidardı.

Tehdit niteliğindeydi başlık şu şekildeydi 'YSK'nın vereceği karar İstanbul için tek yolu red olacaktır' Manşeti…

Vallaha çok yazık,

Hani siz hak hukuk adalet yürüyüşü yapmıştınız? Nerde kaldı sizin hukuk ve adaletiniz?

Bu söylemlerim tek cevabı; benden olanı kabul ederim, Benden olmayan defolsun gitsin.

Chp'nin hukuka bakış açısı şu şekilde; Yıllarca demokrasi diye meydanlarda konuştuğum demokrasi bana olan demokrasidir. Başka kimse demokrasiyi kullanamaz.

CHP'ye oy veren kesim ise aynı zihniyet de…

İtirazlardan sonra öyle iğrenç ifadeler ortaya çıktı ki anlatamam, küçük bir kız çocuğuna yapılan tecavüz bile Ak Parti'ye oy veriyorlar diye 'oh iyi oldu' ya getirdi.

Anlayamıyorum artık ne istiyorlar, ne isteyecekler, ne yapacaklar vallaha bilmiyorum…

Ben bir YSK üyesi olmak istemezdim, çünkü o kadar okudum uğraştım gecemi gündüzüme verdim bu kariyeri edindim sonra biri çıkacak diyecek ki (eğer red çıkmazsa) Kızılay'da yürüyemezsin yüzüne tükürürler diyecek…

Vallaha yazık, billaha yazık…

Saygısızlığın alası oldu bu ifadeler…

YSK üyelerinin yerinde olsam her gün Kızılay'a çıkarım bakalım kaç kişi tükürecek?

Onu beklerim...