Amerika Birleşik Devletleri'nin Bayan Büyükelçisi bir gece yarısı Saddam Hüseyin'e giyor ve " Kuveyt zaten sizin değil mi? Gidin işgal edin biz arkanızdayız " diyor.
Koltuğunun altında rüzgarlar esen Saddam Hüseyin henüz İran'la yaptığı 7 yılı aşkın savaşın yaralarını sarıp yorgunluğunu atmadan Kuveyt'i işgal ediyor. Ona bu cesareti verenler ise kısa zaman sonra " Çık Oradan " demeye başlıyor. Suudi Arabistan ve bir çok bölge ülkesi başta Amerika ve Avrupalı Müttefikleri olmak üzere Irak'a saldırıp mahvediyorlar. Kuveyt'i kurtarma adına Suudiler Kuveyt'e yakın Dahran'daki hava alanına dünyanın silahını, savaş uçaklarını ve kullanacakları mühimmatı yığdırıyor.
Bizler de Gazeteci olarak Dahran'daki bir otelde oluşturulan basın merkezinde savaşın seyrini izliyor, haberler yazıyoruz, yorumlar yapıyoruz. Türkiye'den Sabah yazarı rahmetli Ahmet Vardar ve Sevgili Murat Bardakçı ile daha bir çok meslektaşımızla oradayız. Bu konuda Türkiye çok akıllı bir politika izleyip pis oyunun içinde yer almıyor.
Neticede Irak mahvediliyor. Savaş uçakları yüz bin sorti yapıp Dahran'a yığılan ve daha sonra bedeli zorbalıkla Suudi Arabistan ve Kuveyt'ten alınan milyarlarca Dolarlık mühimmatı Irak'ın üzerine boşaltıp ülkeyi cehenneme çeviriyorlar.
Kuveyt kurtarılıyor, ama Irak perişan ediliyordu.
Saddam'ın bu olaydan sonra zaten ipi çekiliyor ve sonucun ne olduğunu Irak'ın Amerika tarafından işgali sebebiyle hepimiz biliyoruz.
Her işin ve bölgedeki her pisliğin altında imzası olan Suudi Arabistan, Kuveyt işgali sebebiyle Batılıların istediği oyuna kendi servetiyle ve gönüllü olarak iştirak edip, kendi dininden ve kendi ırkından bir milletin perişan olmasına çanak tutuyordu.
Aynı Suudi Arabistan bu gün Yemen'de ve bölgedeki kimi Arap ülkelerinde aynı mantık ve mentaliteyle oyun kurmaya çalışıyor, masum Müslümanların kanını akıtıyorlar, başlarına ateş yağdırıyorlar.
Çağdaş hiç bir hayat tarzına iltifatı olmayan, güya İslam Şeriatıyla yönetildiği iddiasında olan ve tamamen dünyaya kapalı bir sosyal ve siyasi yapı ile Suud Ailesinin saltanatını babadan oğula sürdürmeye çalışan bu ülkede artık iyiden iyiye bu çağdışılığın sürdürülemez olduğunu düşünecek mecal ve akıl da yok.
Ne tekim, Suudi Arabistan Yönetimine Muhalif olduğu bilinen Gazeteci Kaşıkçı'nın akla, iz'ana ve medeni dünya ölçüleriyle hiç bir yere sığdırılamayacak bir cinayetle ortadan kaldırılması da bu ülke Yönetimi hakkında yeterli fikri veriyor.
Kısaca Riyad'daki Suudi Saltanatı artık sallanmaya veya dışarıdan yapılacak operasyonlarla beklenmedik bir akibete doğru yol alıyor.
Merakla takip ediyor ve sağ olursak da sonlarının ne olacağını göreceği diyoruz.