Merhaba Dostlar,

Pertevniyal Lisesinde talebelik yıllarım…

Yoğun ders trafiği içinde soğuk karlı kış günlerinde hafta içinde bilet alabilirsek çoğunlukla Beyoğlu'ndaki sinemalara giderdik. İstiklal caddesinde Pınar'da taramalı, Amerikan salatalı sandviçi mideye indirdikten sonra yetmezmiş gibi bir de Atlantik Büfeye girip kızarmış sosisli sandviç yerdik. Emek, Atlas, Yeni Melek, Saray sinemaları İstiklal Caddesinde en güzel filmleri getiren sinemalardı. Öğrencilik yılları bitene kadar harika filimler seyretmiştik bu sinemalarda.

Bahar ucunu gösterip de ağaçlar tomurcuklanmaya Boğazın simge ağaçları Erguvanlar morumsu çiçekler döktüğünde en yalın arkadaşlarımızla Boğazın dilenci vapuru dediğimiz iki yakada da her iskeleye uğrayan vapurlarla Kavaklara kadar gidip dönerdik. Yer bulabilirsek vapurun dış tarafındaki açık banklara oturup Boğazın mis gibi esintisini içimize çekerdik.

Yakın arkadaşım çocukken -ki bu satırları okuduğunda kendini tanıyacaktır- babası Beylerbeyinde öğretmenlik yaptığı için bütün bu Boğaz vapurlarının numaralarını ezberlemiş, ben numarasını sorduğumda şıp diye o vapurun adını Halas mı, Sarıyer mi, Uhuvet mi olduğunu bilirdi... Geminin kıç tarafında küpeştenin üzerine oturup benim karga sesimle, onun güzel sesiyle Türk Sanat Müziğinin popüler şarkılarını söyler mest olurduk.

Okulun son günleri sıcak yaz günleri geldiğinde ise bu vapur gezileri daha çok Prens adalarına olurdu. O kadar keyifli olurdu ki, daha gitar yeni yeni moda olmuş ama akordeon olmazsa olmazıydı o günkü şarkıların. Kınalı, Burgaz. Büyük Ada da çok güzeldi ama içlerinde en popüleri o tarihte Heybeli'ydi, vapur adeta boşalırdı.

Bir keresinde ailecek gittiğimiz Heybeliada dönüşünde akranım olan bir akraba çocuğu ile geminin kıçındayız. Ahşap kocaman bir dümen var, bir urganla uyduruk şekilde bağlanmış. İkimiz birden eğlenmek için dümenle oynuyoruz. Gevşek ip zaten devre dışı kaldı, biz ne kadar oynadık ne kadar çevirdik ki Gemide alarm zilleri çalmaya başladı. Hemen olay yerinden uzaklaştık, ama bulunduğumuz yerden de gözetliyoruz dümenin olduğu yeri.

Önce basit bir sesli irtibat kanalı kuruldu kaptan köşküyle – cep telefonu falan yok o tarihte – sonra kaptan kıyafetli bir adam ile yanındaki çarkçı ser kaptanla konuşarak dümeni sağa sola çevirip sabitledikten sonra bir urganla sıkıca bağladılar. Şimdi bunu okursa O da kendini anımsayacaktır ama onun suçu yoktu esas azaraklık benden kaynaklanmıştı… Belki de AKREP BURCUNDAN olmamdan böyle şeyler yapmayı çok severdim çocukluk yıllarımda.

Sağlıkla kalın, Hoşça kalın...

Ömer Suat MENALİ