Deutsche Bank’ın Türkiye Ekonomisi ve Asgari Ücret Tahminleri, Enflasyon ve Maaş Artışları Üzerine Öngörüler

Deutsche Bank ekonomistleri Yiğit Onay ve Christian Wietoska, Türkiye ziyareti sırasında gerçekleştirdikleri toplantılar ve analizler sonucunda ülke ekonomisi, enflasyon ve asgari ücret artışları hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu. İstanbul’da düzenlenen çeşitli etkinliklerde politika yapıcılar, finansal kurumlar ve akademisyenlerle bir araya gelen ekonomistler, Türkiye ekonomisinin geleceğine dair umutlu bir tablo çizdi.

İlk Kez Ticaret Yapacaklar İçin Başarıya Giden Yol İlk Kez Ticaret Yapacaklar İçin Başarıya Giden Yol

Türkiye Ekonomisi ve Makroekonomik Dengeler Üzerine Görüşler

Deutsche Bank ekonomistlerinin hazırladığı “Türkiye Seyahat Notları: İstanbul'dan Önemli Çıkarımlar” başlıklı rapor, Türkiye ekonomisinin makro-finansal dengeler açısından olumlu bir yönde ilerlediğini vurguluyor. Raporda, doğru uygulanacak makroekonomik ve para politikaları sayesinde 2025 yılına kadar sürdürülebilir bir enflasyon düşüşü beklentisi dile getiriliyor.

Ekonomistlere göre, Türkiye ekonomisinin makro-finansal dengeleri sağlama yönündeki çabaları, özellikle enflasyon kontrolü ve para politikalarının sıkı bir şekilde uygulanmasıyla başarıya ulaşabilir. Raporda, enflasyonun düşme sürecinin tahmin edilenden daha uzun sürebileceği, ancak doğru politikalarla bu sürecin başarıya ulaşmasının mümkün olduğu belirtildi.

Enflasyon ve Dezenflasyon Süreci

Raporda, ekonominin en büyük risklerinden birinin dezenflasyon süreci olduğu ve iç talebin beklenenden daha güçlü seyrettiği vurgulandı. 2024'ün ikinci yarısında gelir politikalarının dezenflasyonu desteklediği belirtilirken, 2025’in ilk yarısına kadar hem işletmeler hem de hanehalkı için ekonomik koşulların zorlayıcı olabileceği ifade edildi. Ancak, 2025 yılının ikinci yarısından itibaren para politikasında gevşeme ile kademeli bir rahatlama yaşanabileceği öngörüldü.

Deutsche Bank, Türkiye'nin 2024 sonu enflasyon tahminini yüzde 42,3'ten 43,9'a ve 2025 sonu enflasyon tahminini ise yüzde 23,2'den 25'e yükseltti. Bu rakamlar, enflasyonun beklenenden daha uzun bir süre yüksek seviyelerde kalabileceğine işaret ediyor.

Asgari Ücret Artışı ve Ekonomik Etkileri

Deutsche Bank’ın raporunda, 2025 yılı için öngörülen asgari ücret artışı, enflasyonla mücadelenin merkezinde yer alıyor. Banka, zam oranının yüzde 25-30 aralığında gerçekleşebileceği tahmininde bulunurken, bu seviyenin üzerindeki bir artışın işletmeler için zorlayıcı olabileceği ve enflasyon beklentilerini bozabileceği konusunda uyarıda bulundu.

Rapor ayrıca, diğer maaş artışlarının yüzde 30'un üzerinde olabileceğini ancak kâr marjlarının daralmasının bu zammı sınırlayabileceğini belirtiyor. Ekonomistler, yüksek maaş artışlarının tüketici harcamalarını artırarak iç talebi destekleyebileceğini, ancak aynı zamanda enflasyon üzerindeki baskıyı da artırabileceğini ifade ediyorlar.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) ve Faiz Politikası

Rapora göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) ihtiyatlı para politikasını koruması bekleniyor. TCMB'nin 2025 Ocak ayında faiz oranlarında 250 baz puanlık bir indirim yaparak faizi yüzde 47,5 seviyesine çekmeyi hedeflediği belirtiliyor. Bu adım, para politikasında kademeli bir rahatlama sürecinin başlangıcı olarak değerlendiriliyor.

Deutsche Bank’ın analizinde, mevcut ekonomik programın en az 2025 sonuna kadar devam edeceği ve 2026 başında olası bir erken seçim için görüşmelerin başlayabileceği ifade ediliyor. Bu durum, Türkiye'nin önümüzdeki dönemde hem ekonomik hem de siyasi istikrar arayışının devam edeceğine işaret ediyor.

Ekonomik ve Politik Beklentiler

Deutsche Bank, Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemde makro-finansal dengeleri sağlamaya yönelik adımlar atmaya devam edeceğini öngörüyor. Enflasyonun düşüş sürecinin uzun vadeli bir hedef olarak belirlenmesi, bu sürecin kısa vadeli dalgalanmalardan etkilenmemesi gerektiğini ortaya koyuyor. Asgari ücret artışları ve para politikalarındaki değişiklikler, ülkenin ekonomik görünümünü doğrudan etkileyebilecek en önemli faktörler arasında yer alıyor.

Bu süreçte, politika yapıcıların ve finansal kurumların uyum içinde çalışması gerektiği vurgulanıyor. Ekonomistlerin değerlendirmelerine göre, doğru stratejiler ve kararlılıkla sürdürülen ekonomik programlar, Türkiye’nin uzun vadede istikrarlı bir büyüme yolunda ilerlemesine katkı sağlayabilir.