Savaş ve Spor, İsrail'in Gazze'deki Katliamlarının Olimpiyat Gölgesi

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları, dünya gündeminin en üst sıralarında yer alan Paris Olimpiyat Oyunları'nın gölgesinde devam ediyor. Paris'te düzenlenen oyunlar, sporun ve barışın sembolü olarak lanse edilirken, Gazze'de yaşanan insanlık dramı, bu evrensel değerlere büyük bir gölge düşürüyor. 400'den fazla sporcu da dahil olmak üzere 40 bine yakın masum insanın hayatını kaybettiği bu katliam, İsrail’in öldürme konusundaki kararlılığını gözler önüne seriyor.

Ahıska Türklerinin Tarihi Mücadelesi Ahıska Türklerinin Tarihi Mücadelesi

Uluslararası toplumun, sivil toplum kuruluşlarının ve çeşitli devletlerin çağrılarına rağmen, İsrail’in Paris Olimpiyatları'ndan men edilmesi gibi bir adım atılmadı. Oysa ki, benzer bir durum Ukrayna’yı işgal eden Rusya için yaşanmış ve ülke, 2022 yılında Olimpiyat ve FIFA turnuvalarından men edilmişti. Ancak, İsrail'in aynı muameleye tabi tutulmaması, Batı'nın çifte standart uyguladığına dair güçlü bir kanıt olarak değerlendiriliyor.

Gazze’de 2 milyondan fazla insan, İsrail bombardımanları altında yaşam mücadelesi veriyor. Saldırılar, okullara sığınan, çadırlarda barınan sivillerin üzerine yağmaya devam ederken, İsrail kamuoyunda öldürme konusundaki iştahın azalmadığı görülüyor. Gazze’ye yapılan insani yardımların engellenmesi çağrıları yapılırken, fanatik gruplar, sivillerin açlık ve sefalet içinde ölmelerini dahi açıkça dile getiriyorlar.

İsrail'in bu vahşeti, sadece masum sivilleri hedef almakla kalmıyor, aynı zamanda Gazze'de spor faaliyetleriyle uğraşan yüzlerce sporcunun da hayatına mal oluyor. 7 Ekim'den bu yana yapılan saldırılarda, çoğunluğu spor akademilerine üye olan 400’den fazla sporcu şehit edildi. Paris Olimpiyat Oyunları’nda yüceltilen spor ve sporcu ideali, Gazze söz konusu olduğunda ne yazık ki göz ardı ediliyor.

Bu duruma en büyük tepkiyi, Han Yunus Futbol Kulübü Sözcüsü Ali Dahlan dile getiriyor. FIFA’nın sessizliğini eleştiren Dahlan, Filistinli sporcuların öldürülmesine ve spor tesislerinin yok edilmesine dikkat çekiyor. Dahlan’ın ifadesiyle, kulübün genel merkezi İsrail savaş uçakları tarafından yerle bir edildi, tesisler ve spor salonları tahrip edildi, stadyumlar ise buldozerlerle yıkıldı. FIFA’nın İsrail’in işlediği bu suçlara karşı sessiz kalmasını şiddetle kınadıklarını belirtiyor.

İsrail'in saldırıları sırasında, Filistin’in bayrak taşıyıcıları olarak bilinen birçok sporcu da hayatını kaybetti. Bunlardan biri, Filistin’i olimpiyatlarda temsil eden ilk sporcu olan Majed Abu Maraheel’di. Maraheel, Gazze’deki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda yaşanan elektrik kesintileri nedeniyle böbrek yetmezliğinden hayatını kaybetti. Maraheel, 1996 yılında Atlanta’da düzenlenen Olimpiyat Oyunları'nda Filistin’i temsil etmişti. Onun ardından, 20’den fazla Filistinli sporcu daha olimpiyatlarda yarışmayı başardı.

Paris Olimpiyatları'na katılmaya hazırlanan bir diğer sporcu, karate şampiyonu Nagham Abu Samra da İsrail saldırılarında ağır yaralanarak hayatını kaybetti. Başından aldığı ağır darbeler sonucu Mısır’da tedavi görüyordu ancak hayata tutunamadı.

"Han Yunus efsanesi" olarak bilinen Muhammed Barakat ise Gazze Şeridi'nin güneyinde İsrail askerleri tarafından düzenlenen bir baskında hayatını kaybetti. 39 yaşındaki Barakat, Han Yunus Gençlik Kulübü’nün kaptanıydı ve kariyerinde 114 gol atmıştı. İsrail'in bu saldırısı, sadece spor dünyasında değil, tüm Filistin’de büyük bir kayıp olarak değerlendirildi.

Gazze'de yaşanan bu trajedi, İsrail'in savaş suçlarına dikkat çekiyor ve uluslararası toplumun sessiz kalmasını sorgulatıyor. Sporun barış ve kardeşlik olduğu söylemi, Gazze'deki sporcuların acımasızca katledilmesi karşısında büyük bir çelişki yaratıyor.