Meraba Dostlar,
Nihat ağabeyimin kaybından bir yıl sonra onun hasatlığı sırasında çok koşturan damadı Anadolu'da çalışırken rahatsızlanıp İstanbul'a dönmüştü...
Aynı sıralarda eşi de ( yeğenim) çok şiddetli bir batın sendromu geçiriyordu. Seneler önce askerlik döneminden tanıdığım – ünlü bir şarkıcıyı da tedavi eden- çok başarılı bir gastrontologa götürdüm.
Onun kron rahatsızlığını çok kısa zamanda iyi bir şekilde tedavi ederken yeğenim eşinin hastalığından bahsedince bize Amerika'dan yeni dönen yine çok ünlü bir onkoloğu tavsiye etti.
Üç ay sonraya randevu veren bu onkolog bizim doktorumuzun ricasıyla hemen hastamızı kabul etti. Daha sonra telefonla konuştuğumda göğüs boşluğunda bulunan 'NON HOÇKİN' adıyla tanımlanan Timüs bezi kanseri olduğunu söyledi iyi bir tedavi ile % 80 kurtulma şansı var dedi.
Sevincimiz uzun sürmedi. Zamanında İstanbul'un en modern hastanesiyle aynı odada karşılıklı yatan eşlerden yeğenim kısa zamanda iyileşti ve ayağa kalktı. Ama damadımızın iyileşme oranı her gün biraz daha düşerek doktorunla konuştuğumda fifty-fifty demişti.
Ondan sonra her gün biraz daha hayattan koparak sonunda eşinin kucağında son nefesini verdi. O sıralarda doktoru eşini boşamış başka bir hanıma sevdalanmıştı...
Aynı doktora birkaç sene sonra kayınvalidemi götürdüğümde kanserden şüphelendiğimizi ama böyle bir teşhiste bulunduğunuz taktirde kendisine söylemeyin, moral bozukluğundan hastayı kaybederiz dedim.
Muayeneden sonra yan odaya geçtik; böyle bir durum yok sadece yaşlılıkla ilgili sıkıntıları var dedi. Birkaç da tahlil istedi.
Bir hafta sonra tahlilleri almak için sekreterimi gönderdiğimde sekreterime 'Şu kanserli hasta mı? ' diye sorunca sekreterim de şaşırmış, derhal bana telefon açmıştı.
Şok vaziyette doktoru aradığımda göğsünde bir kanser tümörü olduğunu söylemişti. Büyük ağabeyimle tartışıp durumu ne eşlerimize ne de kayınvalidemize söylememeğe karar verdik.
Bir müddet sonra eşim annesini Şişli'de bir doktora götürdüğünde doktor eşimi içeri çağırıp anneniz kanser, bu konuda bilginiz var mı?
Diye sorunca bu sefer de eşim şok olmuş ve çok içtenlikle doktora sizin anneniz olsaydı ne yapardınız diye sormuş.
Doktor da ' Ben olsam hiç ilişmem, anneniz nezleden gripten ölür ama bu kanserden uzun süre ölmez yaşar' demiş...
Gerçekten de kayınvalidem uzun süre yaşadı ve yaşlılıktan öldü...
Çok kişinin benim sloganım olduğunu zannettiği oysaki ağabeyimin sloganı olan 'KANSERDEN KORKMA ERKEN TEŞHİSTEN KORK' artık doktorlar arasında bile yaygınlaştı.
Çünkü bu hastalığın tedavisi hastayı ölmekten beter ediyor..
Sağlıkla kalın, Hoşça kalın…
Ömer Suat MENALİ
Y. Mimar