Küresel Ekonomik Büyüme Yavaşlıyor, Resesyon Riski Kapıda

Küresel ekonomi, son yıllarda yaşanan belirsizlikler ve ekonomik zorluklarla karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Pandemi sonrası toparlanmanın ardından dünya genelinde büyüme hızında bir yavaşlama görülüyor. Küresel ticaretteki zayıflama, enflasyonist baskılar ve sıkı para politikaları, büyüme beklentilerini olumsuz yönde etkiliyor. Bu durum, dünya ekonomisinde resesyon riskini artırırken, birçok ülkenin ekonomik beklentilerini yeniden gözden geçirmesine neden oluyor.

Küresel Büyüme Beklentileri Düşüyor
Dünya Bankası, Uluslararası Para Fonu (IMF) ve diğer uluslararası finans kuruluşları, 2024 ve 2025 yıllarına yönelik büyüme beklentilerini aşağı çekmiş durumda. IMF’nin son raporuna göre, küresel ekonomik büyümenin 2024'te yüzde 2,7’ye düşmesi bekleniyor. Bu oran, geçtiğimiz yıllarda kaydedilen yüksek büyüme oranlarının oldukça gerisinde kalıyor. Özellikle gelişmiş ekonomilerdeki yavaşlama ve gelişmekte olan ülkelerdeki belirsizlikler, bu zayıflamanın en büyük nedenleri arasında gösteriliyor.

Pandemi sonrası toparlanma süreci başlarda umut verici olsa da, küresel ticarette yaşanan sıkıntılar ve arz-talep dengesizlikleri büyüme üzerindeki baskıyı artırıyor. Tedarik zincirlerindeki bozulmalar, enerji krizi ve yüksek enflasyon gibi etkenler, dünya ekonomisinin yavaşlamasına katkı sağlıyor.

Enflasyon ve Sıkı Para Politikaları
Birçok ülke, pandemi sonrası ortaya çıkan yüksek enflasyonla mücadele etmeye devam ediyor. Bu bağlamda, merkez bankaları faiz artırımlarıyla sıkı para politikalarına yöneliyor. ABD Merkez Bankası (FED) başta olmak üzere birçok merkez bankası, faiz oranlarını artırarak enflasyonu kontrol altına almaya çalışıyor. Ancak bu adımlar, ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyerek resesyon riskini artırıyor.

Sıkı para politikalarının bir sonucu olarak, tüketici talebinde azalma ve yatırımcı güveninde düşüş yaşanıyor. Bu durum, özellikle konut ve otomobil gibi yüksek fiyatlı ürünlerde talebin azalmasına neden olurken, genel tüketici harcamalarını da olumsuz etkiliyor. Merkez bankalarının yüksek enflasyonu kontrol altına almak için faiz oranlarını artırmaya devam etmesi, büyüme beklentilerini daha da aşağıya çekiyor.

Deutsche Bank’ın Türkiye Ekonomisine İlişkin Öngörüleri Deutsche Bank’ın Türkiye Ekonomisine İlişkin Öngörüleri

Tedarik Zinciri Sorunları ve Enerji Krizi
Küresel ticaretin bel kemiğini oluşturan tedarik zincirleri, pandemi sonrası dönemde büyük darbe aldı ve bu sorunlar hâlâ tam olarak çözülmüş değil. Çin, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri gibi büyük ekonomilerde üretim ve lojistik süreçlerinde yaşanan sıkıntılar, küresel büyüme hızını yavaşlatıyor. Özellikle mikroçip, enerji ve hammadde tedariğindeki sorunlar, birçok sektörün büyüme beklentilerini olumsuz yönde etkiliyor.

Enerji krizi de dünya ekonomisi için büyük bir tehdit oluşturmaya devam ediyor. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşı sonrası enerji fiyatlarında yaşanan dalgalanmalar, Avrupa başta olmak üzere birçok bölgeyi derinden etkiledi. Yüksek enerji maliyetleri, üretim maliyetlerini artırarak şirketlerin kârlılık oranlarını düşürdü ve bu durum genel ekonomik aktiviteyi olumsuz etkiledi.

Gelişmekte Olan Ülkeler ve Borç Krizi
Küresel ekonomik büyümedeki yavaşlama, gelişmekte olan ülkeler için de büyük zorluklar yaratıyor. Özellikle borç yükü altında olan bu ülkeler, artan faiz oranları ve azalan yatırımlar karşısında büyük ekonomik zorluklarla mücadele ediyor. Uluslararası finans kuruluşlarının sunduğu yardımlara rağmen, birçok gelişmekte olan ülke borç kriziyle karşı karşıya kalma riski taşıyor.

Bu ülkeler için yüksek faiz oranları ve zayıf büyüme beklentileri, ekonomik kalkınmayı yavaşlatırken, sosyal ve siyasi istikrarsızlık riskini de artırıyor. Özellikle Afrika, Latin Amerika ve Asya’daki bazı gelişmekte olan ülkeler, küresel büyüme yavaşlamasının en büyük mağdurları arasında yer alıyor.

Resesyon Tehlikesi
Dünya ekonomisi, 2024 yılına girerken büyük bir resesyon tehlikesiyle karşı karşıya. Özellikle gelişmiş ekonomilerde büyüme hızının yavaşlaması ve merkez bankalarının sıkı para politikaları, küresel resesyon riskini artırıyor. Resesyonun gerçekleşmesi durumunda, dünya genelinde işsizlik oranlarının artması, gelir adaletsizliğinin derinleşmesi ve sosyal gerilimlerin yükselmesi bekleniyor.

Ekonomistler, küresel resesyon riskinin önlenebilmesi için merkez bankalarının daha dengeli politikalar izlemesi gerektiğini savunuyor. Ayrıca, enerji krizine çözüm bulmak ve tedarik zincirlerindeki sorunları çözmek, ekonomik büyümeyi destekleyici adımlar arasında yer alıyor.

Sonuç
Küresel ekonomik büyüme beklentilerinin zayıflaması, dünya ekonomisinde resesyon tehlikesini artırıyor. Enflasyon, sıkı para politikaları, enerji krizi ve tedarik zinciri sorunları gibi faktörler, küresel büyümeyi yavaşlatırken, gelişmekte olan ülkeler bu durumdan en fazla etkilenenler arasında yer alıyor. Ekonomistler, dünya ekonomisinin bu zorlu dönemi atlatabilmesi için daha dengeli ve uzun vadeli çözümler üretilmesi gerektiğini vurguluyor.