Geçtiğimiz günler de usta gazeteci Mahmut ÖVÜR gündeme bomba etkisi yapan bir yazı yazdı. Yazı kısaca şu şekildeydi:
'İstanbul Kalamış Marina'da önceki akşam saat 19.45'te bir hareketlilik dikkatlerden kaçmadı.
Siyah bir minibüs arkasında 4 koruma aracı, marinanın otopark tarafındaki "özel" kapısına yanaştı. Onları iki trafik polis ekibi ve üzerinde Maltepe Belediyesi yazan bir de ambulans izliyordu.
Korumalar ve o ekip dışarıda kalırken, minibüsten inen kişiler hızlı adımlarla bir yata geçti. Mesafe uzak da olsa aralarında kamuoyunun çok yakından tanıdığı biri gözlerden kaçmadı;
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu.
O gün Ankara'da yoğun bir gün geçirmiş, Mansur Yavaş'ı ziyaret etmiş, ardından akşam 18.30 uçağıyla Sabiha Gökçen Havaalanı'na gelmişti. Oradan da hızla Kalamış Marina'ya geçti.
Kılıçdaroğlu yata biner binmez de yat hareket etti ve denize açıldı. Yaklaşık bir saat sonra da, Kartal iskelesine yanaştı. Önceden çağrılan korumalar da orada hazır bekliyordu.
Yine hızlı bir biçimde oradan ayrıldı. Sabiha Gökçen Havaalanı'na gidip 22.30 uçağıyla Ankara'ya döndü.'
Diye yazdı usta gazeteci…
Sonraki gün ise Kılıçdaroğlu'nun kiminle görüştüğünü yazdı Mahmut Övür:
'İşte o gizli ismi şimdi açıklıyorum: Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül."
İddiaya göre, CHP Genel Başkanı Kılıçdaoğlu'nu apar topar bir saatliğine İstanbul'a getiren özel yatta ve tam akşam karanlığından denize açılmasını sağlayan sır isim Gül'dü. Gül'ün adı son dönemde siyasete bir adım ileri iki adım geri atmasıyla ünlense de asıl siyasi bağının Kılıçdaroğlu ile olduğu biliniyor.
Bu bağın gücünü, Kılıçdaroğlu'nun, onu Cumhurbaşkanı adayı yapmak konusundaki ısrarından biliyoruz.'
Ve Övür şu şekilde devam ediyor,
'Bu yabana atılacak bir iddia da değil. Çünkü kamuoyunda bile YSK'daki oylamanın 6'ya 5 gibi kritik olabileceği çok tartışıldı. Denilenlere göre işte bu nedenle devreye uzun yıllar siyaset yapan, atamalarda imzası olan eski Cumhurbaşkanı Gül sokuldu. Gül'ün bir kısım YSK üyesiyle yakın ilişkisi olduğu iddia ediliyor ve Kemal Kılıçdaroğlu'nu apar topar bir saatliğine İstanbul'a getiren sır da bu ilişkide saklı.'
Bu yazı gerçekten çok önemli, içeriği çok manidar…
Seçimlerin iptali öncesinde ki bu görüşmenin yapılması hele hele de Abdullah Gül ile yapılması çok önemli.
Neden kimse çıkıp ta hayır böyle bir şey olmadı demedi?
Neden hiçbir CHP'li bu konuda kimse ses çıkarmadı?
Neden kimse şu soruyu sormadı? Neden görüştünüz?
Neden YSK üyelerini atayan Abdullah Gül ile görüşüp YSK üyelerinin bu seçimleri iptaline etkisini sorgulamadı?
Ak parti seçimlerin iptali ile ilgili YSK'ya sunduğu doneler çok sağlamdı. İptalinden önce tüm sandıkların sayılması gerektiğini üstüne basa basa söyledi Ak Parti. Gelin görün ki yeniden sayılan geçersiz oylar ve sandıkların yüzde 10'undan çıkan sonuçlara göre oy farkı 13 binlere kadar indi. Peki Ak parti yine ısrar etti tüm sandıklar sayılsın dedi ama YSK hayır dedi.
YSK'dan gelen red cevabına karşılık elindeki doneleri sunup seçimlerin iptal edilmesini istedi. Ak Parti'nin sunduğu tüm tekliflere hayır diye YSK nasıl oldu da seçimleri iptal etti bana çok manidar geldi.
Kılıçdaroğlu-Gül görüşmesinin bu sonucun çıkmasında etkisi olduğunu düşünüyorum.
Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan YSK'nın vereceği tüm kararlara saygılı olacağını söyleyip durdu. Sürekli ekranlara çıkıp baskı yapmadı, elindeki verilerle seçimlerin kanunlar doğrultusunda iptal edileceğini biliyordu. Ama yine de red çıkarsa saygı duyacağını üstüne basa basa söyledi.
Peki CHP ve yönetimi seçimlerin iptal edilmemesi için sürekli bir baskı yolu, sürekli seçmenini sokaklara dökme yolunu konuştu durdu.
Bence seçimlerin iptalini Kılıçdaroğlu istedi ve de oldu da bence, çünkü koltuk gidiyordu onun için.
Ama sonuç da ak partinin aldığı 4.6 milyon iken büyükşehir oyları 4.1 milyon…
Diyelim ki ilçede ak partiye verdi büyükşehirde CHP'ye verdi. Bu rakamın 500 bin gibi bir rakamın olması mümkün mü?
YSK dün seçimleri iptal ettirerek yapılan usulsüzlüğü ispatlamış oldu…
Ha bu arada dünya ayağa kalkmış, hele hele de ABD ve AB ülkelerinden.
Ee Venezuela'da darbe girişimi var kimse ses etmiyor,
Sudan'da darbe var, kimse ses etmiyor,
Libya'da iç savaş var, kimse ses etmiyor,
İsrail Gazze'ye saldırı yapıyor, kimse ses etmiyor,
Ama ülkemizde bir ilimizde seçim yenileniyor, tüm dünya ayağa kalkıyor… Manidar…
23 haziran seçimlerinden sonra İmamoğlu kazanırsa ne olacak? İmamoğlu kaybederse ne olacak?
Görelim…