Meraba Dostlar,
Pek çok kez dostlarım bana 'Bırak şu siyaset mavralarını, senin okul anıların vardır onları yazsana' diyorlar. Ortalığın toz duman olduğu bu günlerde bu ne kadar doğru olur bilmem. Ama bildiğim bir şey varsa başka bir internet gazetesinde köşe yazısı yazmaya kalktığımda editör 'siyaset yazan çok yazar var siz meslekle ilgili yazarsanız' dediğinde 'Sipariş üzerine hiç yazmadım' değil o gazeteyi bırakmıştım.
Geçenlerde bir sınıf yemeğinde hocamız Sn Prof. Dr. Esat Suaher'de vardı konu konuyu açınca ben de bir okul anımızı anlatmıştım… Yıldız Üniversitesi'nde hocalık yaptığım günlerde bölüm odasında toplanmış muhabbet ediyoruz. Şimdiler de emekli plan profesör arkadaşım; Bizim öğrencilik yıllarımızda Molotof adını taktığımız bir matematik hocamız var diye başlayınca bizim bir hanım arkadaşımla beraber gözümüzden burnumuzdan yaşlar fışkırarak dışarı fırladık. Odaya geri döndüğümüzde arkadaşımız hala bizimle aynı bölümde hoca olan arkadaşımızdan babasına Molotof dediği için özür diliyordu.
Neyse hep birlikte olayı toparlayıp Molotof'un oğlundan özür dileyip konuya dönerek: Bizim sınıfta Sivori adını verdiğimiz ele avuca sığmayan bir arkadaşımız vardı. Molotof'un yüksek matematik sınavındayız. Kırk beş dakika sınav süresi dolmaya yakın kağıdını veren çıkıyor. Herkes çıktıktan sonra içerde bir Sivori kalıyor. Hoca kağıdını ver ve çık diyor. Hocam beş dakika diyor.
Vakit beş on dakika geçiyor Sivori kağıdına kapanmış devam ediyor. Hoca son bir ikaz daha yapıp üç beş dakika daha bekleyip bakıyor olamayınca Sivori'nin önünden sınav kağıdını çekip alıyor. Bir de ne görsün kağıt bomboş. Elinle kağıdı buruşturup bir de şeddeli küfür edip çocuğun suratına atıyor. Sivori bir adım geri çekiliyor. Göğüs stopu yapıp kağıda bir tekme atınca hoca da eşek oğlu eşek deyip dönüp gidiyor.
Bu arkadaşım o tariflerde biraz sıkıntılı günler yaşıyor bu yüzden de zaman zaman geceleri okulda kalıyor eve gitmiyordu. Yine okulun en dirayetli en disiplinli hocalardan birinin atölyesinin alt katında kaldığı bir sırada hoca ofise geliyor. Bu da tam lavaboya gitmiş yatmak üzere atölyeye gelmiş soyunmuş pijamalarını giymek üzereyken o saatlerde hiç okula gelmeyecek olan hoca muhtemelen bir projeyi almak üzere okula gelmiş.
Hoca sınıfa girdiğinde bu slip külotla hocaya iki eli yanında selam veriyor O'da hiç bozmadan selamını alıp yukarıya çıkıp ofisten alacağını alıp inip gidiyor. Sivoriye hiçbir şey söylemiyor. Bu unutulmaz anılarımızı anlatıp bizden on beş yaş büyük olan Esat hocamızla epey gülüşmüştük. Okul anıları aynı askerlik anıları gibidir ömür boyu unutulmazlar…
Sağlıkla kalın, Hoşça kalın…
Y. Mimar Ömer Suat MENALİ