Merhaba Dostlar,
Kaç kere yazdım, sizlerle paylaştım. Yine yazacağım 'Dünyadaki en akılcı rejim DEMOKRASİDİR ' . Monarşi, Jüristokrasi, Aristokrasi gibi pek çok rejim denenmiş, sonunda dünyanın pek çok ülkesi 'DEMOKRASİ' de karar kılmıştır.
Gerçi Akademide hocam Prof. Sefa Erkün; İyi rejim yoktur, iyi insan iyi yönetici vardır. En iyi rejim kötü bir yöneticinin elinde kötü, en kötü rejim iyi bir yöneticinin elinde iyi olur derdi.
Yazılı DEMOKRASİNİN bize bahşettiği en güzel haklar; Düşünmek, düşündüğünü yazmak yaymak ve seyahat etme özgürlüğüdür. Bunun sınırları ise başkalarının bahçe duvarına girmemektir.
Yaşımız uygun olduğundan 1960 ve 1980 darbesi ile 1972 muhtırası zamanında üniversite hocalarının, yazarların, siyasetçilerin her gün DARBE YAPIN diyerek ordu komutanlarının kapısını nasıl aşındırdığını biliriz.
Sonra da demokratik haklar askıya alınınca bin pişman olduklarını yıllarca anlattılar.
Gelelim Anayasamızın basın özgürlüğü ile ilgili 28. Md ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı veren 34. Maddesine. Buna göre her Türk vatandaşı yasa koyucunun kısıtlamalarına uymak şartıyla bu hakları kanunlar çerçevesinde kullanabilir.
İstisnalarını siz de en az benim kadar biliyorsunuzdur. Böyle bir gösteri Taksim'de yapıldığında İstiklal Caddesindeki mağazaların camlarıyla meydandaki dönercilerin camı çerçevesi inmektedir. Bunların faturası da terör yaratanlara değil daima idare edenlere çıkarılır.
Amerika'ya gitmenize gerek yok sanırım, pek çok filmlerde görmüşsünüzdür oradaki gösterilerde ellerinde pankartlarla meydanlara çıkıp slogan atarak dönüp dururlar. Ama orada da iş şirazesinden çıkınca ortalığı yangın yerine çevirdikleri, bankaların camını çerçevelerini indirdikleri de çok görülmüştür.
Basının mevcut iktidarı indirmek için sürekli yayın yapması, sonunda sokak gösterileri ile başlayan halk hareketlerinin en güzel örnekleri Rusya'da Bolşeviklerin Romanov Çarlığının yıkılması ile 1789 da çıkan Fransız ihtilalidir. Rusya'da bunun önderi olan ünlü yazarlar Dostoyevski, Aleksandr Puşkin yıllarca Sibirya'da Troçki'de Avrupa'da sürgünde kalmış, Fransa'da ise ihtilalin çocukları Jean Jacques Rousseau, Robespierre, Mara birbirlerini yemiş, pek çoğu giyotine gitmiştir.
İngiltere'de İRA, İspanya'da ERA örgütü Bask gerillaları üzerinden yıllarca müesses nizamı bozmak istemiş, masum sivillerin ölümlerine sebep olmuştur. Son olarak da Portakal'ı tetikleyen zannederim Paris'deki SARI
YELEKLİLER örnek olmalı ki bu konu meclis dahil her yerde gündeme oturdu.
Türkiye'nin başında PKK ve PYD belası varken, inanırsınız inanmazsınız bir de FETO derdi varken sokaklara dökülme zamanlama itibariyle pek uygun değildir. Ben onun yerine çok daha etkili halk hareketlerini yeğlerim. Patates, soğan mı pahalı, onun yerine sarımsak alın. Etin fiyatı mı çok arttı, almayın onun yerine çok daha hesaplı olan aynı besin değerinde mantar, fasulye, nohut alın. Bizim eve kalkan balığı girmeyeli nerdeyse on sene oldu, onun yerine çok hesaplı besin değeri çok yüksek hamsi veya istavrit alıp yiyin.
Ama hadi Dolmabahçe'ye yürüyelim, Taksim'e yürüyelim, Vilayete yürüyelim derseniz istavrit hamsi balığı yerine biber gazı yiyeceğiniz çok aşikardır. Çünkü artık devlerin elinde üç yüz bine yakın polis gücü var, yani pabuç pahalı Bay Portakal, arkanızdayım diyenlere de sakın inanma, biz çok gördük döndüğümüzde arkamızda kimsenin kalmadığını.
Sağlıkla kalın, Hoşça kalın...
Ömer Suat MENALİ
Y. Mimar