Merhaba Dostlar,
Üçüncü kaybım canım ANNEM oldu…
1998 senesini ilk ayında nezle olmuştu. Oldum olası doktora girmeyi ve ilaç almayı pek sevmez. Çevremde zengin işadamlarının kullandığı ilaçlardan da almayı kabul etmemişti zaten.
Belli bir yaştan sonra vücut vitaminleri sindirim yoluyla kabul etmediğinden komprime olarak almak gerekir diyorlardı. Annem de 'Oğlum ben her şeyi sebzeyi meyveyi yiyorum, bunlardan aldığım vitamin bana yeter' diyordu.
Uzun süren bir mevsim nezlesi sonunda yalnız yaşadığı evinde (komşu dairede ağabeyim eşi yaşıyordu) ziyaretine gittiğimde kendisini hiç de iyi görmedim. İnançlı bir insan olan annemin ' Götürüp beni denize atın…' demesine çok üzülmüş ama artık mutlaka bir doktordan yardım almak zorunda olduğumuzu anlamıştım.
Ben hemen fırlayıp çıktım, tek tek tanıdığım doktorların kapısını çalmaya başladım. Ama aksilik kimi ameliyattaydı, kimi daha muayenehanesine gelmemişti. Hemen eve dönüp annemi en yakın hastanenin aciline götüreyim dedim.
Bu arada büyük ağabeyim yengemin telefonu üzerine atlayıp gelmiş, annemin durumunu daha kötü görünce ambulansla Florance Nightingale Hastanesine götürmüştü. Derhal oraya gittiğimde annemi acile alıp tetkikleri yapılmaya başlamıştı.
Ağabeyin bu tip vakalarda hep safra koliğinden şüphelenirdi. Ben de daha önce çok sevdiğim bir arkadaşımı 'ansefalit' den kaybettiğimden aklıma hep nezle veya grip sonrası bundan şüphe eder olmuştum.
Tetkikleri bittikten sonra servise aldılar. Tek kişilik bir odada nerdeyse on beş güne yakın kaldı annem. Lakin hiçbir ilerleme kaydetmeden yarı koma halinde yattı. Ben de artık sabrımın sonuna gelmiştim. Bir tarafta canım kadar sevdiğim sebebim annem, diğer tarafta aktif hayatın getirdiği yükümlülükler, işlerin takip edilmesi..
Bütün aile nöbetleşe başında bekliyorduk.
Hastane lehine olan bütün tetkikler ( Üstelik hastane sahibi de Pertevniyalli) yapılıyordu da bu süre içinde menengok mikrobu aramak hiç akıllarına gelmemişti doktorların. Benin ısrarım üzerine bel kemiğinden örnek alıp intaniye servisi olmadığı için beni Şişli Etfal hastanesine gönderdiler.
Bir gün sonra raporu aldım bir de ne göreyim yoğun şekilde menengok mikrobu var. İçerde iki doktor konsülte ediyor annemi, ben koridorda rapor elimde bildiğim bütün küfürleri ediyorum, kafalarını bile dışarı çıkaramadılar.
Ondan sonrası tabii kıyamet. Hastanede intaniye servisi olmadığı için en kısa zamanda hastamızı çıkarmamızı istediler. Odaya gönderilen spreylerin, eldivenlerin, maskelerin haddi hesabı yok. Fatura şişsin de ne olursa olsun. Meğerse acilde beyin elektrosu çekilirken ilaçlı çekilmemiş.
Sağlıkla kalın, Hoşça kalın…
Ömer Suat MENALİ
Y. Mimar