Cumhurbaşkanlığı seçimiyle birlikte meclisde yeniden şekillenecek. Parlamentomuzda yeni simalarda göreceğiz.
Belki sorabilirsiniz şu anda bir parlamento varmı? diye.
Belki gülünç bir soru ancak gerçekliği çok fazla. İşlerliği kalmamış yani yasama yürütme ve yargı üzerine kurulu demokrasimiz bir süreden beri askıya alınmış görünüyor.
Tek adam, başkanlık sistemi, ve tek karar veren bir otoriter yönetim görüntüsü var Türkiye'de.
Bu durumda ne gerek var bir meclise parlamentoya denilebilir.
Biz böyle demiyelim. İşin kitabına uygun konuşalım. Demokrasi olduğu sürece milletvekilliği sistemi sürecek. Kendi oylarımızla vekillerimizi seçip parlamentoya yollayacağız.
Peki sizin milletvekili profili tercihiniz nedir?
Türkiye Cumhuriyeti Meclisi bu açıdan rengarenk bir desene sahip. Eğitim yapısı çok farklılıklar gösteriyor. haberlerde kimlerin milletvekilliği için müracaat ettiğini görüyoruz.
Sosyal medyada partilerinin şablonlarına bürünmüş yeni adayların bol bol paylaşımlarını görüyoruz.
Hayırlı olsun diyelim.
Ben şahsen klasik bir politikacı kimliğine sahip vekil profilleri görmek istemiyorum. Benim gönlümdeki parlamentonın ekseriyeti sanatçılardan oluşmalı. Hatta mümkünse kadınların ağırlığı olduğu bir parlamento.
Biz hep erkekçe bir parlamento yapısıyla yönetildik. Sert gaddar ve agresif. Hoşgörü nezaket ve karşılıklı anlayışı ben kendi parlamentomda görmedim. Hep kavga, münakaşa, küfür, hatta bizzat meclis oturumlarında linç girişimlerine dahi şahit olduk.
Ne bu şiddet bu celal!..
İşte bu noktadan hareketle ben bu seçimlerin yenilenme adına bir ilk olmasını dilerdim. Ama hak getire...nerde öyle bolluk diyebilirsiniz, haklısınız.
Ben Avrupalı ülkelerin parlamentolarına milletvekillerine hep gıpta ederek baktım. Ülke kültürleri ve medeniyetleri yönetim yapılarına da sirayet ediyor. Onların vekilleri toplumlarının aynası durumunda.
Sizinle beraber gönlümdeki parlamentoya bir göz atalım. Önceliği tiyatro ve opera sanatçılarına veriyorum. Müzisyenler, ressam ve heykeltraşlar orta sıraları kaplasınlar. Genç sporcular ve yıldız isimler'in ardından bilim adamlarınıda görmek istiyorum.
Neden sanatçılar, sporcular, iş adamları?
Sanatçı özgür düşünebilienler arasından çıkar. Herkes sanatçı olamaz.
Vicdanıyla, ruhuyla eserine hayat verir. Bulunduğu yerde hemen farkedilir. Çünkü mutlaka ama mutlaka inandığı hissetiği gibi bir tavrı olur. Konuşur, seslenir, haykırır ve şekillendirir...bize de öylesi lazım değilmi?
Gerçekleri söylemekten çekinmeyen, farkındalık oluşturan, meseleye birazda tersinden bakan....
Gurur duyduğumuz ülke kalkınmasında elini taşın altına koymuş iş adamlarımızın simalarınıda görmek istemem fazlamı olur acaba?...Ama illede büyük çoğunluğu kadın olsun. Kadın eli değsin şu meclise birde...bakalım nasıl şekillenecek benim parlamentom..
Nasıl buldunuz?
Artık sıkılmadınızmı klişe vekillerden.....parası çok cahil ve görgüsüz simalardan.....
Abuk subuk demeçler, konuşmalar yapan cehaletleri paçalarından akan insanlar sadece kriterlere uyuyor diye parlamentoya girmeliler mi? size göre....
Senim benim fikrimi soran varmı allasen?
Ne desek, ne söylesek boş değil mi?
Halkın içinden geliyorlarmış, şöyle güvenilir, böyle başarılı adamlarmış.....mış mış...
Kimisi hemşerilik jargonundan, kimisi camii cemiyet jargonundan kimisi havasını soluduğumuz aynı şehir edebiyatından falan falan....
Olmadı olmayacak...yine aynı terraneler yaşanacak. Artistik çekilmiş seçim fotoğraflarında ağzı kulaklarına varmış milletvekili adaylarının paylaşımlarını bir çok yerde görmeye devam edeceğiz.
Ortak bir toplum bilinci ile hareket etmesini öğrenmeye başladığımız zaman halkın kendi kendini yönetme yetisini de keşfedeceğiz. İşte o zaman gerçek demokrasiye ulaşacağız.
Ne yapalım şimdilik böyle
Kalın sağlıcakla...