Merhaba Dostlar,
Şu anda ülkemin pek çok sıkıntısı var. Her konuda bir değişim olması zamanın ruhuna uygun revizyonların yapılması şarttır. Ekonomik,ticari ve siyasi değişimlerin yanında en büyük değişimin – bütün değişimlere temel olacak- eğitimdeki değişimin yapılması şart ve gerektir.

Küresel olarak eğitimde yapılan son dönmelerdeki değerlendirmelere bakıp örnek alınması gereken - pragmatik yönlerini bir tarafa bırakırsak - esas alan ortak değerler eğitimdeki gelinen son nokta oldukça belirgindir.

Japonya'dan Çin'e, Finlandiya'dan Amerika'ya kadar artık eğitimler ilkokullardan itibaren kapalı sınıflarda değil açık alanlarda tabiatın veya başka bir tabirle hayatın içinde yapılmaya başlanmış olmasıdır.
Artık ilk ve ortaokullarda verilen DÖNEM ÖDEVLERİ evlerde ebeveynler tarafından değil, primitif dahi olsa okullarda öğrencinin bizzat kendisi tarafından hazırlanması ön almalıdır. Hala evlerde ebeveynler tarafından yapılan ödevler eğitimciler tarafından beğeni görmektedir.

Yıllar önce bir dostum İsviçre'de okullarda okuyan çocukların o yılın ders kitabını okuyup yıl sonunda sınıf kütüphanesine koyup bir sonraki yıl yeni gelen öğrencilerin kullanımına sunmaktadır. Biz de ise her sene değişen eğitim sistemi yüzünden her sene yeni bir kitap hazırlanmaktadır.

Öğleki bu kitaplar yeterli olmadığı için onlarca yardımcı kitaplar basılmakta, devletin ödeyip önerdiği kitaplar kenara atılmakta, bu yardımcı kitaplara onlarca para ödenip eğitim yardımcı kitaplar üzerinden yürütülmektedir. Özel okullardaki resim hocaları Renoir, Cezanne, Picasso'nun sahip olmadığı resim takımlarını aldırmaktadır.

Amerika'nın Kindergarten'le başlattığı İskandinav ve Uzak Doğu Ülkelerinin de bu açık mekanlarda uygulamaya dönük eğitimin ülkemde de mutlaka benimsenip klasik eğitimden çıkması, çocukların hayatın tabiatın içinde yetişmesi sağlanmaktadır.

Gerek Yıldız Üniversitesinde gerekse özel bir üniversitesinde eğitmenlik yapmaya başlamadan ön şartım çocukları senede iki kere yapı fuarlarına iki kere de inşaatlara götürmekti. Kısmen başarılı olduğum bu konuda mezun olan çocuklar ömür boyu bu deneyimlerini unutmayacaklardır. Kapalı ortamdaki eğitimlerde de her ne kadar yabancı dil ve bilgisayar çok önemliyse de Pisagor teoremi ile Toriçelli deneyinin neye yaradığını, kırsalda bunların hala kullanıldığını temel bilgi olarak verirdim. Hatta ilk derste ilk sorum dünyanın saatteki dönme hızının ne kadar olduğunu sormaktı.

Tabii küresel deneyimler örnek alınsa da ulusal devlet kavramını çocuklara empoze etmek gerekir. Ve de unutmamalıdır ki Stalin döneminde Orta Asya'daki Türk Devletlerine dokuz ayrı lehçe farkı verilerek – biri ekmeğe non derken diğeri nan diyerek- bir birlerini anlamaları önlenmiştir. Bir ülkeyi yıkmak istiyorsanız onun temel değerleri olan dil, din, müzik gibi müşterek kullanımlarını elli sene bir değiştirip kökleriyle bağını koparmaktan geçer. Kökleri kesilen ağaç yaşayabilir mi?

Sağlıkla kalın, Hoşça kalın…..

Ömer Suat MENALİ
Y. Mimar