Türkiye artık Açlıkla karşı karşıyaKarnı doymayan ve dengeli beslenmeyen insanlar tıbbi bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Okullarda açlıktan bayılan öğrencilerin varlığı bir öğrenci babası olarak beni çok üzüyor. Okul öncesi ve ilk öğretimde okuyan öğrencilerin gün içinde karınlarını doyuramaması Türkiyemiz için artık bir utanç verici tablo haline dönüşüyor.

Ülkemiz şu anda önü alınamayan ve öngörülemeyen anormal bir enflasyon Tusunamisinin tam ortasına düştü. Piyasa verilerine göre enflasyon oranları yüzde 300'ün üzerinde seyrediyor. Gıda açık farkla enflasyon yarışını önde götürüyor.

YÜKSEK ENFLASYON DURDURULAMIYOR

Pazar tezgahları ve market raflarındaki fiyatlar artık aylık değil haftalık olarak değişiyor, artıyor. Türkiye'nin kronik sorunu olan hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısının, dar gelirli çevrelerde açlık sınırının altında yaşandığı inkar edilemeyen bir gerçek .

Toplu taşıma araçlarında, sokaklarda ve okullarda açlıktan bayılan insanlara dair haberler okumaya başladık.

Yeteri kadar gıda maddesi girmeyen evlerde çocukların beslenme sorunu ortaya çıkıyor. Küçük yaşlarda dengeli gıda alamayan çocuklarda gelişme bozuklukları ve zeka sorunları artık tıp dünyasında bir öncelik teşkil etmeye başladı.

TÜRKİYE AÇLIKLA KARŞI KARŞIYA

Karnı doymayan ve dengeli beslenmeyen insanlar tıbbi bir sorun olarak ortaya çıkıyor.

Okullarda açlıktan bayılan öğrencilerin varlığı bir öğrenci babası olarak beni çok üzüyor. Okul öncesi ve ilk öğretimde okuyan öğrencilerin gün içinde karınlarını doyuramaması Türkiyemiz için artık bir utanç verici tablo haline dönüşüyor.

Okul kantinlerinde bir tostun 20 tl'ye satıldığı, bir küçük şişe suyun ortalama 4 TL olduğu biliniyor. Simit yada sandviç fiyatları bile çocukların cebindeki harçlıkların çok ötesinde. Ne yapacak bu öğrenci?.. cebinde parası yoksa....

28 MİLYON ÖĞRENCİ VAR

Milli Eğitim Bakanlığı 2021- 2022 istatistiklerine göre okul öncesi eğitim, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyinde 19 milyon 155 bin 571 öğrencimiz var. Yüksek öğretim kurumlarında ise öğrenci sayısı 8 milyon 296 bin 959'a ulaştı.

Evlerinde, Yurtlarında yada kaldıkları öğrenci pansiyonlarında bulabildikleri kahvaltıdan sonra hemen hemen gün boyu yollarda yada okullarda olan bu çocuklar ceplerindeki harçlık kadar karınlarını doyurma imkanına sahipler.

Büyük bölümünün yetersiz kahvaltı yaptığı bilinen öğrenci kesimi aç olarak okula gidiyor, aç olarak dersleri dinliyor ve yine aç karnına evlerine dönüyor. Evlerindeki ekonomik güçlerine göre de ne kadar yeterli beslenildiğine dair haberler hergün basında yer alıyor. Çünkü hane halkıda sofrasına gerekli yemeği koyamıyor. Ekmeğe dayanan bir beslenme biçimi öne çıkıyor. Vatandaş ekmek ve suyla karnını doyuruyor maalesef....

AİLELER YOLLARA DÜŞTÜ

Başta muhalefet partilerinin seslendirdiği bu acı gerçek, daha sonra yurt genelindeki öğrenci velilerinin oluşturduğu Okul Aile Birliklerinin de katılımıyla " Okulda öğrencilere bir öğün yemek verilmesi" kampanyalarına dönüştü. Halktan vatandaşlardan öğrencilerden gelen bu talepler, sıkıntıyı görmezden gelen, kulaklarını tıkayan hükümet cephesinde de yer buldu."

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer geçtiğimiz günlerde bir basın açıklaması yaparak eğitim ve öğretim yılının ikinci döneminde okullarda bir ögün ücretsiz yemek dağıtımına başlanacağını müjdeledi.

Son derece sevindirici bir haber hepimiz için. Taşımalı eğitimdeki tüm öğrencilere zaten ücretsiz yemek veriliyordu. Hükümet kararıyla bu sayı arttırılacak.

Yemek hizmeti 1.8 milyon öğrenci sayısına çıkarılacağı duyurulurken, asıl okul öncesi ve ilk öğretimde yemek desteğinin 6 Şubattan sonra 5 milyon öğrenciye ulaştırılacağı müjdelendi.

BAKANDAN 6 ŞUBAT MÜJDESİ

Bu kapsamda taşımalı eğitimle birlikte öğrencinin gittiği okulda, taşımalı eğitimden yararlanamayan öğrencilerinde de yemek yemesi sağlanacak. Pansiyonlarda ve yurtlarda kalan öğrencilerede günlük bir öğün yemek verilmesi de bu yeni kararlar çerçevesi içine alındı.

Ancak bu sayının çok yetersiz kaldığı ortada. Eğitim alan öğrencilerin sadece çok küçük bir bölümüne bir öğün sıcak yemek verilecek. Bu uygulama ne şartlarda yapılacağına dair en küçük bir fikir yok. Ancak 6 Şubattan sonra bu tabloyu görebileceğiz.

Yetmez...

Bütün devlet okullarında ve bütün öğrencilere nitelikli sağlıklı ve ücretsiz bir öğün uygulaması yapılmalıdır. Verilen hizmet asla bir lütuf olarak değerlendirilemez.

Üniversite öğrecilerinin durumu ilk ve orta dereceli okullarının öğrencilerinden farklı mı?.

Açlık çeken, karnı doymayan üniversiteliler ne yapsın?.

CEBİNDEKİ HARÇLIK KADAR DOYUYORLAR

Onlarda genelde dar gelirli ailelerinin kendilerine verdikleri harçlık kadarıyla gün için karınlarını doyuruyorlar.

Bir simit fiyatının bile artık 8-10 TL civarında seyrettiği büyük şehirlerde onlarda aç geziyorlar.

Derslere aç giriyor ve evlerine, yurtlarına aç dönüyorlar. Tabii bu şartlarda eğitimin öğretimin ne kadar kaliteli seyrettiği soru işaretleri ile dopdolu...

Öğrenci velileri'nin de bu sorunu duyurma ve çare arama faaliyetleri hız kesmiyor. Bazı okul önlerinde biraraya gelen ve pankartlar açan öğrenci velileri, bir öğünlük yemek taleplerini haykırmaya devam ediyorlar.

Bu kampanyaya dönüşen faaliyetleri için yüzbinlerce imza topladıklarını okul önlerinden işyerlerine, mahallelerden şehir meydanlarına taşıdıklarını ve etkinlikler yaptıklarını belirtiyorlar.

Bu taleplerin geniş kesimler tarafından hemen sahiplenildiği çok açık. Neden olmasın herkesin evinde çocuğu ve okula giden öğrencisi var.

AÇ ÖĞRENCİ YOKMUŞ!..

İktidar çevrelerinden bu taleplerin tamamen spekülasyon olduğuna dair verilen beyanatlar ise şaşkınlıktan insanın ağzını bir karış açık bırakıyor.

Aç öğrenci yokmuş. Ve bu talepler tamamen bir algı operasyonuymuş!...

Böyle bir mantıkla ülke yönetilemez. İnsanların açlık sorunu ve temiz güvenli gıdaya erişim artık yaşamsal boyutlara ulaşmışken, bu zihniyetin seçim sandıklarda alacağı karşılığı tahmin etmek hiçde zor değil..

Ben alınacak tedbirler konusunun yine bir seçim yatınmı olarak değerlendirilmeyeceğini umuyorum.

OKUL YEMEĞİ KAMUSAL BİR HAKTIR SEÇİM MALZEMESİ YAPILAMAZ

Okul yemeği kamusal bir haktır. Kamu eliyle, kamu denetiminde sağlanmalıdır. Bu uygulamanın ihaleciliğe, taşeronlaşmaya ve sürekli yaşanan şirket ihyasına dönüştürülmemesi tek temennimiz.

Devlet, her eğitim kademesinde, tüm devlet okullarında öğrencilere sağlıklı, nitelikli besleyici yemek vermeyi, öğretmenler üstüne ek bir yük haline getirmeden sürdürülmesi için gerekli istihdamı sağlamayı, kamu eliyle denetimi de garanti altına almalıdır.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından alınan karar ve atılacak adımlar bu yüzden çok ama çok önemli bir gelişmedir. Bu duyarlılığı gösteren Milli Eğitim Bakanımız Mahmut Özer'i gönülden kutluyorum. Çok geciken bu tedbirlerin süratle gerçekçi olarak bütün mağduriyet içindeki öğrencilere yansımasını diliyorum.