2022'yi geride bıraktığımız şu günlerde, yeni yıla yeni umutlarla, taze heyecanlarla girsek daha iyi olmaz mıydı.?
2022'yi geride bıraktığımız şu günlerde, yeni yıla, yeni umutlarla, taze heyecanlarla girsek daha iyi olmaz mıydı?
Büyük bir ekonomik sıkıntı ve sosyal dalgalanmaların oluşturduğu kaotik bir ortamdayız. Kötü giden ekonominin faturası vatandaşın sırtında her geçen gün ağırlaşıyor. Asgari ücrete yapılan zammın son derece yetersiz kalması karşısında vatandaşın umutsuzluğu, yarınlarından beklentisini en minumum noktalara getirdi.
Türk lirasının yabancı paralar karşısında adeta yerlerde sürünmesi Türk vatandaşına değil, Türkiye'ye yurtdışından gelen yabancılara yarıyor. Güçlü ve değerli paraları ile sınırsız harcamalar yapan yabancı ülke vatandaşlarının bu hoyratlığı artık tolere edilmez boyutlara ulaştı. Kendi ülkesinde istediği gibi karnı doymayan, tatil yapamayan, sosyal beklentilerini artık rafa kaldıran vatandaş, bu imkanları ellerinden aldığına inanan yabancılara karşı eskisi gibi sempatik bakmıyor maalesef. Konut fiyatları ve ev kiralarında devasa artışlar, büyük bir mesken ve barınma sorununu beraberinde getiriyor.
Net olarak tespit edilemeyen yabancı ülke vatandaşları ve sığınmacı sayısı resmi rakamlara göre 4.5 milyon civarındayken, Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın açıklamalarına göre 13.5 milyonu geçmiş durumda. Aradaki fark net olarak üç katından fazla.
Yabancıların konut talepleri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ile başabaş gidiyor. 250 bin dolar ve üstünde yüksek rakamlara konut almaları durumunda bu insanlara otomatik Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının da hediye edilmesi başka bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Maliyetlerdeki anormal artışlar, rant hevesleriyle birleştiğinde ortaya son derece çarpık bir tablo çıkıyor. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının son derece düşük gelirleri piyasa enflasyonu karşısında her geçen gün eriyor. Basında çıkan haberlere göre yeni asgari ücretin ilan edilmesinden yirmidört saat sonra gıda fiyatlarında yüzde 25'lere varan zamlar raflarda yerlerini aldı. Yani daha yeni asgari ücretlerinin bereketini görmeden maaşlar erime yoluna girdi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında mahkemenin verdiği 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezasıda işin tuzu biberi oldu. İki defa yapılan İstanbul belediye başkanlığı seçimlerinden bileğinin hakkıyla başkan olarak çıkan İmamoğlu'nun önüne getirilen engeller artık vatandaşında öfkesine sebep oluyor.
"Ahmak" kelimesini eğerek bükerek, onu bir suç delili haline getirerek akla zarar yorumlar ve cezalar getirilmesi gerçekten hayatın günlük akışı içinde yaşam mücadelesi veren herkesi üzüyor.
İstanbul belediyesini kaybetmenin növanşını almak isteyen Hükümetin bu yola başvurması vatandaşın içindeki adalet duygusunu ateşliyor ve öfkelenmesine sebep oluyor. Bu durumun piyasa ve yurttaşlar üzerinde son derece negatif etkiler bıraktığını elbette görüyorlar. Ancak siyasi hırslar artık toplumsal gerginliklere mal olsada gözünü karartan hükümet yetkillerine geri adım attırmıyor.
İşte böyle bir ortamda Yeni yıla girme hazırlıkları yapıyoruz. İnsanların yüzünden düşen bin parça. Bezgin, mutsuz ve geleceğinden kaygılı insanlar ülkesi haline dönüşüyoruz.
Bu toplumsal gerginlikleri neden yaşıyoruz. Yönetenler insanları neden bu kadar geriyor. Oysa Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 100. yılında bu ülkenin insanları daha sağlam ve kararlı bir duruşla yeni yüzyıla girmeleri gerekmiyormuydu. 100 yılın bilançosu her sahada her konuda umutsuzluk mu? olmalıydı....
Olmayacağını bile bile biz yinede içimizdeki umutları, güzel duyguları ve temennileri taze tutmaya çalışalım.
UMUT FAKİRİN EKMEĞİ YE MEHMET YE!....