Türkiye Cumhuriyeti kuruluşunun 100'ncü yaşını kutluyor.

Ancak Cumhuriyetimizin kurulduğu tarihten itibaren en büyük doğa felaketi olan Depremi bir kaç gün önce yaşadık. Daha evvel de büyük depremler yaşadık. Ancak hiçbiri bu ölçülerde gerçekleşmedi.

Toplam 10 ilimizi kapsayan 7.7 ve 7.6 şiddetinde iki deprem ardı ardına geldi ve tarifi imkansız acılar yarattı.

Yüzbinlerce insan yıkılmış binaların göçüğünde kaldı. Depremin kapsadığı coğrafya oldukça geniş. Devlet bütün gücüyle depremin olduğu saatlerden itibaren müdahaleye girişti.

Ancak bölgeye giden yolların çökmesi, yerleşim bölgelerinin hemen başından itibaren yıkıntılar ve göcmeler sonucu oluşan devasa moloz yığınları ara yolları, sokakları ortadan kaldırdığı için gönderilen ağır araçlar, vincler, kamyonlar, paletler, ekskavatörler deprem alanlarına ilk saatlerde giremedi.

Bir koordinasyon eksikliği net bir şekilde kendini gösterdi. Deprem ve diğer doğal afetlere müdahale etmek için organize olan kurumlarım Yeteri kadar hazırlıklı olmadığını gördük.

Geç müdahaleler sonucu göçük altında bekleyen insanlara zamanında ulaşılamadı.

Şiddetli kış şartlarının yaşandığı deprem bölgesinde hipotermi, susuzluk yüzünden insanlarımızın büyük bölümünü kaybettik.

Yurtdışından gelen ekipler, Yerel yönetimler ve devletimizin bütün kolluk güçleri olağanüstü bir gayretle çalışıyor. Çok büyük bir fedakarlık gösteriyorlar. Ekipler gecelerini gündüzlerine katıyor. Gecen her saniye altın değerinde.

Mucize haberler televizyon ekranından izleniyor. Depremin üstünden 60 saat geçmesine rağmen hala canlı olarak yıkıntılar arasından çıkartılan insanların görüntüleri hepimizi sevince boğuyor. Allah kurtarılmayı bekleyen canlara güç ve kuvvet versin.

Öte yandan halkımızın çok büyük bir yardım seferberliğine girişmesi ve tam bir dayanışma ruhu ile organize hareket edilmesi de ayrı bir gurur kaynağı.

Türkiye'nin hemen her bölgesinde insanlarımız deprem bölgesinin yaralarını sarmak için adeta seferber olmuşlar.

Evlerinden kullanmadıkları fazla eşyaları, battaniye ve giysileri kutuluyor, koliliyor ve toplama merkezlerine getiriyorlar. Bir o kadar kuru gida maddeside aynı merkezlerde tırlarla gönderilmek üzere istifleniyor.

Hemen her yaşta insan bu toplama merkezlerinde gecesini gündüzüne katarak büyük bir efor harcıyor gelen yardım malzemelerini tasnif ediyor, işaretleyip ambalajlıyorlar.

Koliler dağ gibi yığılmış. Afad ve bölge valiliklerinden gelecek talimatlar üzerine gönderilmeyi bekliyor.

Birlik ve Beraberlik işte böyle günlerde çok daha anlamlı bir tablo oluşturuyor.

Bu Yaraları hep birlikte saracağız. Usanmadan yılmadan gayret sarfedeceğiz. Kara günleri hep birlikte atlatacağız. İnşallah çalışmalar neticesinde geride kalanlara sıcak yuvalar temin edilecek. Kimse aç ve açıkta bırakılmayacak.

Ülkemiz ekonomisi de aynı zaman büyük bir yıkım yaşıyor. Bölgedeki fabrikalar ve diğer iktisadi kuruluşlarda bu depremden payını aldı.

Üretim faaliyeti uzun bir süre askıya alınacak. Ancak altyapı sorunları çözüldükten sonra çalışkan insanlarımız bu fabrikaların dumanını yeniden tüttürecekler.

Hepimiz sabırlı ve gayretli olmalıyız. Bu kara günlerde geçecek inşallah.

Gün Birlik ve Beraberlik günüdür.

Bu da geçer Ya Hu...